ENG
ENG
Anda Kalmak

Anda Kalmak

Anda kalmanın gerçekten ne olduğunu, hayatımızda somut olarak ne anlama geldiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Şimdi, öncelikle tanımla başlayalım isterseniz; an, içinde bulunduğumuz zaman diliminin adı. Anların birbirine eklenerek akmasına da anbean var olmak diyoruz. Aslında Türkçemizde anbean kelimesi çok güzel bir şekilde bu kavramı tanımlıyor. Öncelikle sizden bir çizgi hayal etmenizi istiyorum. Solunda geçmiş, sağında gelecek olduğunu hayal edin. Çizginin ortasındaki genişçe bölümde de şimdiki an olsun. 

 

Sol taraftaki geçmiş, artık bitmiş, yaşanmış ve kapanmış durumda. Gelecek ise henüz yazılmadı, kurgulanmadı ve yaşanmadı. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz an, tek gerçek olan şey. Ben şimdi bu podcast aracılığıyla şu anda sizlere sesleniyorum ve siz de beni dinliyorsunuz. Şuan tek gerçeğimiz bu. Başka bir şey yok. Bunun dışında kalan şeyler, geçmişte yaşanmış olaylar, pişmanlıklar, yaptıklarımız, yapamadıklarımız ya da gelecekle ilgili belki hiç gerçekleşmeyecek olan şeylerle ilgili kaygılarımız, endişelerimiz de mevcut değil. Tek gerçek olan şey var; şu an.

 

Bunun dışında geçmiş ve gelecek bizim gerçekliğimizin içinde bulunmuyor. İşte anda kalmak dediğimiz şey, şu anda, şu zaman diliminin içerisinde her ne varsa, acısıyla tatlısıyla, hoşumuza gidenle gitmeyenle, bütün bunları görerek fark ederek yaşamak, hayatla birlikte akmak demek. Bu bütünün içerisinde duygularımızı, düşüncelerimizi de görmek, fark etmek… Ama bunların, bizim tamamımızı oluşturmadığını, bizim içerimizde var olan duygu ve düşünceler olduğumuzu ama bunun çok ötesinde bir farkındalık olduğumuzu anlamak demek. Tüm yaşadıklarımızın arka planında var olan ve değişik isimlerle anılan sonsuz bir dinginlik alanını da fark etmek demek. Buna varoluş alanı, varlık, geniş farkındalık alanı gibi isimler verebiliriz. Bu alanın en büyük özelliği; içerisinde sonsuz bir dinginlik barındırması ve şu anın içerisinde her şeyin arka planında, aslında olması… Bu sonsuz dinginliği görerek, bilerek, fark ederek yaşadığımızda artık olaylara, geçmişe, geleceğe takılmıyoruz. Karşımıza her ne çıkarsa onun o an gerektirdiği şeyi yapıyoruz. Yani telefon çalarsa açıyoruz. Kendimizle bağlantıda olduğumuz için susarsak, susadığımızı fark ediyoruz, su içiyoruz. Karnımızın aç olduğunu hissediyoruz, yemek yiyoruz. Uykumuz gelirse de yatıp uyuyoruz. Dolayısıyla şu anın içerisinde, bizim için gerekecek her şeyin cevabı da bulunuyor. Bazen an geliyor, bu cevapları bulamamışız gibi geliyor. Ya da işler ters gidiyormuş gibi geliyor, bunu da görüyoruz. Bunu da bir gerçek olarak bu anın içerisinde kabul ediyoruz ve bu gerçeklikle birlikte yaşamaya devam ediyoruz.

 

Anda kalarak yaşayabilmek, an hakkında bir farkındalığa sahip olmak, insanı hayata karşı daha özgürleştirmek demek. Hayata karşı daha geniş, daha sağlam bir bakış açısıyla durabilmek demek. An farkındalığı yaşadığımızda hiçbir şey artık bizi eskisi kadar üzmüyor ya da aşırı sevinçlere de gark etmiyor. Ne olup biterse genel bir dinginlik ve huzur hali yaşamımıza hakim oluyor. Zaman zaman andan çıktığımız tabii ki oluyor, zaman zaman zihnimizi takip ettiğimiz tabii ki oluyor. Ama genel olan şey; bir dinginlik ve huzur hali… 

 

Sevgiyle, Anda Kalın!

PAYLAŞ
BENİ TAKİP EDİN
Rana Beri