ENG
ENG
Başkasına Yardım Ederken Kendine Dokunmak

Başkasına Yardım Ederken Kendine Dokunmak

Bir Çin özdeyişi şöyle der: “Bir saatlik mutluluk istiyorsan, öğle uykusuna yat. Bir günlük mutluluk istiyorsan, balık avlamaya çık. Bir yıllık mutluluk istiyorsan, miras ye ama yaşam boyu mutluluk istiyorsan, birine yardım et.” 

Bunun böyle olduğunu zaten biliyoruz ama son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar da bu görüşü desteklemekte. Digital görüntüleme teknikleri ile yapılan çalışmalarda, birine yardım ettiğimiz zaman, beynimizin stimüle olan, aydınlanan kısmı, güzel bir yemek yediğimiz zaman ya da ödül aldığımız zaman aydınlanan kısımla aynı. Bilimsel deneyler, birine yardım etmenin, beynimizdeki keyif ve mutluluk merkezlerini aktive ettiğini göstermekte. Birine yardım ettiğimizde, sadece mutlu olmakla kalmıyoruz, aynı zamanda, daha sağlıklı daha verimli oluyoruz ve hayatı daha anlamlı olarak algılıyoruz.

Buradaki hassas nokta ise, neyi, nasıl,ve hangi ruh haliyle verdiğimiz. Vermenin bize de mutluluk getirmesi için bazı ön koşullar var. Bunlara bir bakalım: 

1.Neye tutkuluysak, o alanda vermek. Tutkulu olduğumuz, gerçekten ilgili olduğumuz alanda vermek önemli. Ne kadar verdiğimiz değil, ama o şeyi verirken, ne kadar severek verdiğimiz önemli. Örneğin resim yapmasını seviyorsak, insanlara resim yapmasını öğretmek bize ayrı bir zevk verecektir. Yemek yapmasını biliyorsak, yemek yapmayı öğretmek ya da ticaret konusunda iyiysek, birinin iş kurmasına yardımcı olmak. 

2 . Zamanımızdan vermek. Verdiğimiz, her zaman para olmak zorunda değil; zamanımız da çok değerli. Zamanımızı, arzu ettiğimiz kişilere yardım ederek geçirdiğimizde, onlara aslında paha biçilmez bir hediye de vermiş oluyoruz. Bir ömrümüzü bunun için vermeye adamak gerekmiyor. Her gün belki bir saat, yılda belki birkaç gün yeterli olabiliyor.

3. Yardım ve bağışlarımızı, şeffaf kurumlara yapmak. Yardımlarımızın nereye gittiği açık olmalı. Verdiğiniz paranın nereye gittiğini bildiğiniz zaman yaptığınız bağışın bir işe yaradığını gördüğünüz zaman elde ettiğiniz tatmin çok daha fazla oluyor.

4. İçimizden geldiği sürece vermek. Her gün bağış ya da yardım talepleriyle karşılaşıyoruz. Bazen gerçekten içimizden geldiği için, bazen de ayıp olmasın diye verebiliyoruz. Her zaman, içimizden geldiği ve gönlümüzün izin verdiği kadar vermek önemli. Aksi takdirde, yaşayacağımız pişmanlık bu verme eyleminin anlamını da kaybettirecektir. Ayrıca, sadece korktuğumuzdan, çekindiğimizden ya da suçlu hissettiğimizden bir şeyler veriyorsak, bu verme sürecini uzun süreçte devam ettirmemiz mümkün değil.

Sonuçta, biliyoruz ki, başkalarına vermek, kendimize de dokunmak demek. Kendimizi tatmin etmek, dünyaya yararlı olduğumuzu varlığımızın bir fark yarattığını hissetmek demek.Bunu yaparken de bir amaç , anlam ve keyif çerçevesinde bizim için her ne anlam ifade ediyorsa o çerçevede ve o kadar vermek, bu erdemli davranışı, daha keyifli ve tatmin edici hale getirecektir.

PAYLAŞ
BENİ TAKİP EDİN
Rana Beri