Kızgınlık Nedir?
Kızgınlık nedir? Kızgınlığı nasıl hissederiz ve vücudumuzda, ruhumuzda nelere yol açar? Nasıl davranmamıza sebep olur? Bu yazıda bu soruların cevabını birlikte arayalım.
Kızgınlığı kavramsal olarak biliyoruz. Kızgınlığı filmlerde görüyoruz, etrafımızda tanık oluyoruz da kendimizin kızgınlık duygusunu nasıl yaşadığını ve bu duyguyu nasıl yönettiğini çoğunlukla pek fark etmiyoruz. Genellikle bir şeye kızıp tepki gösterdikten sonrasında kendimize gelip ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Kızgınlık duygusu genellikle bize toplumsal olarak kaçınmamız gereken, pek fazla içine girmememiz gereken, başkalarında gördüğümüzde de belki biraz eleştirmemiz gereken, hemen üstünü örtmemiz gereken bir duygu olarak öğretiliyor. Yani toplumsal olarak kızgınlık pek onaylanmayan ve kaçınmamız öğütlenen bir duygu. Halbuki kızgınlık insanı milyonlarca yıldır hayatta tutan, onu tehlikelerden koruyan, önlem almasını sağlayan çok kıymetli bir duygu. Kızgınlık kendisine bir yanlış yapıldığında buna karşı çıkmasına yol açan, insanlığın evrimine yardımcı olan bir duygu.
İnsan, kızgınlık duygusunu fark etmesi ve onu doğru yönetebilmesi sayesinde kendinin farkına varır ve kendini tanır. Yaşamını kendi istediği şekle sokabilir sınırlarını koyabilir. Kızgınlık duygusunu ilk hissettiğimizde bundan kurtulmak istiyor olabiliriz. Kızgın olmamamız gerektiği ya da kızdığımız zaman bize kötü bir şey olacağı gibi bir korkuya kapılabiliriz. Ama aslında kızgınlık duygusu bizim içimizde neler olduğunu, hayata karşı yaklaşımımızın ne olduğunu bize anlatan çok önemli bir göstergedir. Kızgınlık, bize bir şekilde sınırlarımızın ihlal edildiğini gösterir. Bizim arzu etmediğimiz bir şeyin gerçekleştiğini ya da bize bizim istemediğimiz bir şekilde davranıldığını işaret eder.
Kızgınlık duygusunun varlığını gösteren önemli fiziksel bulgular vardır. Kızgınlık anlarına dikkatli bakıldığında çoğunlukla kalp atışlarımızın arttığını, ellerimizin titrediğini, vücudumuzun ısısının değiştiğini de fark edebiliyoruz. Bazılarımız çok terleyebiliyor. Kimimizin eli ayağı titreyebiliyor. Bazılarımız da daha donup kalma, donuklaşma, hissizleşme gibi tepkiler olabiliyor.
Peki kızgınlık duygumuzla yüzleşmek, onu tanımak için neler yapabiliriz? Bence ilk adım her ne yaşıyorsak yaşayalım bir yandan da vücudumuz ile hep temasta kalalım. Vücudumuzda neler olup bittiğinin hep farkında olalım. Vücudumuz bizi ana getiren ve fiziksel varlığımızı hissettiren çok önemli bir parçamızdır. O yüzden de farklı duyguları yaşarken bir yandan da vücudumuzu takip etmek kendimizi bize tanıtan en önemli yöntemlerden biridir.
Kızgınlık duygusu özelinde şunları söyleyebiliriz. Mesela ben içimde kızgınlık duygusu olduğunda kalbimde yoğun bir baskı hissediyorum. Sanki daha zor nefes alıyormuşum gibi geliyor bana. Bir başkası kızgınlık duygusuna ellerinin terlemesinin eşlik ettiğini fark edebilir. Her birimizin kızgın olduğumuzda vücudumuzda hissettiği birbirinden farklı belirtiler olabilir. O yüzden de sakin ve objektif bir şekilde her birimizin kendi gözlemini yapması çok önemli.
Kızgınlıkla ilgili ikinci önemli bir konu da şu: her birimizde kızgınlığı tetikleyen şeylerde farklılık gösterebiliyor. Örneğin birinin yüksek sesle konuşması benim kızgınlığımı tetikleyebilir. Başkası için bir şekilde trafikte önüne arabayla geçilmesi de onun kızgınlığını tetikleyebilir. Bir başkasını kızdıran şey kuyrukta önüne geçilmesi olabilir.
Bir yandan da aslında kızgınlığın birincil bir duygu değil, ikincil bir duygu olduğunu unutmamak lazım. Kızgınlığımızın altında daha dikkatli baktığımızda bu duygunun da öncesinde daha derinde başka bir duygu olabilir. Kızgınlık duygusunu yaşadığımızı fark ettiğimizde şöyle bir rahatça nefes alıp önce vücudumuzdaki belirtilere bakabiliriz. Sonra kendimize ‘Beni ne tetikledi?’ sorusunu sorabiliriz.
Genellikle kızgınlıkla ilgili olarak altta yatan duygular şunlar olabiliyor:
- Bir şeyin adaletsiz olduğuna inanmamız
- Bir şekilde utanç duygusu hissetmemiz
- Endişelenmemiz
- Yetersizlik duygusu içinde olmamız
- Bir yerden, bir gruptan dışlandığımızı hissetmemiz, yalnız olduğumuzu hissetmemiz
- Sesimizi duyuramadığımızı düşünmemiz
- İhtiyaçlarımızın karşılanmadığını düşünmemiz
Bu ana kategorilerden sonra kızgınlık duygusu ve fiziksel belirtiler ortaya çıkabiliyor. Birazcık sakin kalıp altta yatan sebebe ulaştığımızda içinde bulunduğumuz durumu daha net görebiliyoruz.
Bu netlik sayesinde nasıl davranacağımıza daha rahat karar verebiliyoruz. Kızmamız, kızmaya devam etmemiz gerekiyorsa, belki de sesimizi yükseltmemiz gerekiyorsa onu da yapıyoruz. Fakat anda kalarak objektif bir şekilde vücudumuzu gözlemlediğimizde aslında bu kızgınlık duygusunun daha da altta yatan geçmişteki bir travmanın tetiklediği bir durum olduğunu fark ediyoruz.
Örneğin önümüzde trafikteki arabanın direksiyon kırması, birkaç yıl önce iş yerinden haksız olarak işten çıkarılmamızı bize hatırlatıyorsa aşırı kızgınlık tepkimizin sebebi bu olabilir. Arada ki bu bağlantıyı görmek bize büyük bir farkındalık sağlayacak ve bizi sakinleştirecektir. Kendimizi, kızgınlığımızı daha iyi anlamamızı ve doğru yönetmemizi sağlayacaktır. Bunun arkasından da tepkilerimizin asıl kökenine inebilmek için bizi destekleyecektir.
Bütün bunları söyledikten sonra tekrar etmek istiyorum. Kızgınlık, çoğumuzun öğrendiği gibi olumsuz, kurtulmamız gereken bir duygu değildir. Aslında kendimizi daha iyi tanımamızı sağlayan ve hem kendimizle hem de başkaları ile ilişkimizde önemli yaşamsal kararları almamıza fırsat veren uyarıcı bir duygudur. Kızgınlık duygusu cesaretle beraber bulunur. Kızgınlığının sebeplerini fark eden cesaretini de tüm gücüyle yaşam koşullarını değiştirmek için kullanabilir.
Belki siz de önümüzdeki günlerde kızgınlık hissettiğinizde ya da çevrenizdekiler kızgınlık yaşadığında bu durumu bu yeni farkındalıkla değerlendirip kendiniz için ve çevreniz için yeni bir yaşam yaratabilirsiniz.
Sevgiyle kalın, anda kalın.