ENG
ENG
İnsan Kendine 4 Soru Sorarak Nasıl Özgürleşir?

İnsan Kendine 4 Soru Sorarak Nasıl Özgürleşir?

15-16 Şubat 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde Byron Katie’nin seminerindeydim.


Seminerde Time dergisinin, “Yeni Yüzyılın Vizyoneri” söylemiyle tanımladığı Byron Katie,  ”The Work (Çalışma)” adını verdiği yöntemi katılımcılarla paylaştı.


Ben de bu seminerde öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.


“Çalışma”,  kişinin kendisine acı veren tüm düşüncelerini teker teker sorgulamasına imkân tanıyan  bir yöntem.  Düşüncelerin gerisindeki inançlarını, algılarını, duygularını fark edip zihnindeki düğümleri çözmesine yarayan, dolayısıyla da gerçeklerle tartışmak yerine olayları olduğu gibi kabul edip endişelerden kurtulmayı kolaylaştıran “The Work” (Çalışma), çok basit ve etkili bir yöntem.


Byron Katie özellikle bizi sıkıntıya sokan, bizde stres yaratan düşüncelerle ilgili dört soru soruyor:


1) Bu doğru mu?

2) Bunun doğru olduğunu kesin olarak bilebilir misin?

3) Bu düşünceyi düşününce nasıl tepki veriyorsun?

4) Bu düşünce olmasa nasıl biri olurdun?


Dört soru, bizim zihnimizin esiri olduğumuzu , bir düşünceye inanınca, onun aksi her durumla karşılaşınca mutsuz hissettiğimizi gösteriyor ve bize bu esaretten kurtulmamız için bir fırsat veriyor.


Bir örnek üzerinden gidelim:


Diyelim ki, “Arkadaşım Ayşe beni her gün telefonla aramalı” diye  bir düşüncem var.

  1. soruda, “Bu doğru mu? “ sorusunda bunun belki de doğru o olmadığını, bu düşüncenin belki de “benim yarattığım zorlama bir düşünce” olduğunu fark etmeye başlıyorum. İnancımı sorgulamaya başlıyorum.
  2. soruda, “Bunun doğru olduğunu kesin olarak bilebilir misin?”de,  bu düşünce yavaş  yavaş  gücünü yitirmeye başlıyor, çünkü belki de “doğru olmayabileceğini” fark etmeye başlıyorum. “Belki de Ayşe’nin iyi arkadaşım olması, beni her gün aramasını gerektirmez?”
  3. soru, “ Bu düşünceyi düşününce, nasıl tepki veriyorsun?”

“Ayşe beni hergün telefonla aramalı”  düşüncesine her inanışımda, bu düşünceyi “mutlak olması gereken” olarak konumlandırdığımda, Ayşe’nin aramadığı her gün kendime bir hayal kırıklığı ve üzüntü kaynağı yaratmış oluyorum. Ertesi gün Ayşe aradığında da, belki ona için için kızdığımdan dolayı soğuk davranıyorum. Belki de yolunda giden bir ilişkiyi, bu  düşüncenin esiri olduğum için yıpratmaya başlıyorum.

  1. soru” Bu düşünce olmasa sen nasıl biri olurdun?”

İşte bu soru gerçekten ufuk açan, insanı rahatlatan, insanın su anda yaptığından farklı davranabileceğini, düşüncesine inanmamayı seçebileceğini fark ettiren çok önemli bir soru.


Sonuçta bu 4 soru, insanın onu üzen, sıkıntıya sokan düşüncelerini fark etmesini sağlıyor, bu düşünceler olmadığında nasıl daha huzurlu, yaşamla barışık ve yaratıcı olabileceğini hissettiriyor. İnsan da bu kendi kendine koyduğu engelleri kaldırınca nasıl özgürleşeceğini fark ediyor. Bu fark ediş de zaten yolun yarısı. Zaman içinde de, bir zamanlar insanı esir alan düşüncelerin üzerimizdeki yıkıcı etkisi azalıyor.


Byron Katie’nin öne sürdüğü bu sistem, şu anda “
Olanı Sevmek” adıyla Butik Yayıncılık’tan piyasaya çıkan yeni kitabında detaylı bir şekilde anlatılıyor.


Byron Katie’yi Türkiye’ye getiren Sevgili Nur Üner,  büyük bir titizlikle kitabın editörlüğünü de yapmış.


Son derece pratik örnekler, gerçek “çalışma” uygulamalarına yer veren bir kitap.


Hepinize bu kitabı öneriyorum.


Sevgilerimle,

Rana.

PAYLAŞ
BENİ TAKİP EDİN
Rana Beri