Kapadokya’da Rüzgara Teslim Olmak
Bugün hayatımda ilk defa balona bindim.
Öncesinde tabii bir tereddüt, kararsızlık… Neyse ki Kapadokya’da beraber eğitim aldığımız grup oldukça kararlı çıktı…Ben de balona binmeye karar verdim.
Adrenalin yüklü olacağını düşündüğüm balon yolculuğu, hiç de öyle çıkmadı. Oldukça huzur verici, dingin bir deneyimdi.
Bir de hayatla ilgili çok enteresan bir metafor oldu balon benim için. Her balonda tüpler,ve alev püskürtme sistemi vardı. Pilot, sıcak hava püskürterek, balonun yüksekliğini ayarlayabiliyordu. Ama iş, sağa ve sola götürmeye gelince… İşte o, rüzgara bağlı! İşte o yüzden, bir balonun nereye ineceği hiçbir zaman önceden bilinemiyor.
Pilot, yer ekibiyle havada hep telsizle haberleşiyor. Rüzgar hangi yönden eserse, balon oraya gidiyor, o yeri de ancak o zaman, pilot yer ekibine bildiriyor.
Ekip, balonun konacağı yere kamyoneti sürüp balona yetişiyor ve yere inmesine yardımcı oluyor. Ve yolcular böylece yere iniyor.
Hayat da böyle değil mi aslında, bazı parametreleri biz belirliyoruz da, gerisi evrene, o büyük tasarıma ait. Rüzgar bizi güneybatıya mı sürükler, kuzeydoğuya mı, o bizim kontrol alanımızın dışında.Bu durumda ya endişeyle gergin bir iniş olacak, ya da bırakacaksın dümeni rüzgara…
Ne mutlu bu durumda balonda arkasına yaslanıp, rüzgara keyifle teslim olana.