Zor Zamanlarda Doğadan İlham Almak
Neredeyse her an kötü haber almaktan korktuğumuz bugünlerde kendimiz ve çevremiz için neler yapabiliriz?
Son haftalarda günümüze başlarken, gazete okurken veya medyayı takip ederken, içimizde bir tedirginlik...
Acaba o gün hangi patlama haberini alacağız ya da dünyanın neresinde insanların ölmesini, yaralanmasını izleyeceğiz.
İşte böyle bir ortamda,net tek bir şey varsa, o da, terör odaklarının, bizi kendi merkezlerine çekmeye, algımızı yönetmeye çalıştığı…
Hal böyle olunca, bu algı yönetiminin kurbanı olmamak için çok dikkat etmemiz gereken bir konu var: Kendimize daha fazla bakmak, sahip çıkmak ve kendi merkezimizde kalmak için çabalamak.
Tabii ki olanlar çok kötü. Tabii ki ülkemizde ve dünyada büyük şiddet olayları var. Bunlara uzak durmak, görmezden gelmek değil kastettiğim şey. Söylemek istediğim; kendi fiziksel ve ruhsal bütünlüğümüzü merkeze alarak, beslenmemizi, dinlenmemizi, hareketimizi ihmal etmemek. Bunlara önem vererek merkezimizde kalmak ki, yapabileceğimizin en iyisini yapalım. Çocuklarımıza bu konuda örnek olalım. Çalıştığımız kurumda işimizi yapmaya devam edelim. Ve bir şekilde hayat oyununda kalmaya devam edelim.
Terör odaklarının yaptığı bu algı stratejisinde ve algı oyununda kendi algımızı yaşamaya devam edebilmek ve kendi yolumuzda yürüyebilmek çok kıymetli. İnsanların, “Yahu bugünlerde sen de nasıl neşeli olabiliyorsun ya da nasıl sporuna gitmeye devam ediyorsun?” dediğini duyar gibiyim. Hayat devam ediyor ve hayatın devam ettiğinin en önemli göstergesi de bizim günlük yaptığımız şeyleri olabildiğince yapmaya devam etmemiz. Eğer bu bir algı oyunuysa, kendi algımızda kalabilmek için bunu yapmamız her şeyden önemli.
Bu bahsettiğim şey kendi köşemizde kalıp pasif bir şekilde hiçbir şeyle ilgilenmeden sadece enerjimizi kendimize yoğunlaştırmak değil; tam tersi barış için bir şeyler yapmak, terörün sebeplerine inebilmek ve bu konularda fikir üretebilmek için merkezimizde ve gücümüzde kalmamız gerekiyor öncelikle.
Ancak o zaman sağlam düşünen, iyi hisseden bir birey olarak kendi içimizden çıkıp dış dünyaya el uzatabiliriz. Yoksa bütün gün haberlerde veya sosyal medyadaki korkunç manzaraları izleyip, sonra birbirimize anlatmak bu düşük titreşimi sürdürmekten başka bir işe yaramaz. Kendi adıma ben neler mi yapıyorum?
- Öncelikle her sabah belli bir süre için haberleri dinliyorum. Ondan sonra da sosyal medya ile ilişkimi günün sadece belli zamanlarına ayırıyorum. Gelişmeleri ara ara takip ediyorum.
- Mümkün oldukça fiziksel hareketimi sürdürmeye devam ediyorum. Gıdama dikkat etmeye devam ediyorum. Beslenmeme önem veriyorum. Ailemle birlikte olup özellikle çocuklarımın bu ortamdan olumsuz etkilenmemeleri için onlara moral vermek ve kendi merkezlerinde kalmaları için onları destek vermeye çalışıyorum.
- Danışanlarımla doğal olarak herkes geldiğinde 5-10 dakikayı gündeme ayırsak da daha sonra tekrar onları da kendi hayatlarına, kendi gerçekliklerine çekerek, kendi merkezlerinde kalmalarına destek oluyorum.
Bütün bunları yaparken de ilhamı nereden mi alıyorum? Doğadan...
Doğa bütün mevsimlerini yaşamaya devam ediyor. Hepimizin şu anda tanık olduğu gibi ağaçlar, çiçekler açmaya, kuşlar cıvıldamaya başladı. Dünyanın neresinde ne tür hain emeller gerçekleşiyor olursa olsun, doğa kendisini hiçbir şey olmamışçasına kendi merkezinde tutarak dönüşmeye devam ediyor. İlkbaharı yaz izliyor; yazı, sonbahar ve kış... Kışın kar yağıyor, her yer yine o beyaz, büyülü örtüye bürünüyor. Doğa biliyor ki bütün bunlar on binlerce yıllık geçmişi ve sonsuz geleceğinin yanında küçücük bir zaman dilimine sığıyor.
Kendi merkezimizde kalmak, kendimizi başkalarının bizi çektiği yerlerde kalmaktan çok, kendi gerçekliğimizi yaşamak ve yaratmak için doğa sizin de ilham kaynağınız olsun. Belki siz de günde 5 dakika olsun, doğaya çıkıp yürüyüş yaparak ya da en azından internetten güzel bir müzik eşliğinde doğa manzarası izleyerek o bağlantınızı tekrar hatırlarsınız ve gücünüzü tekrar sahiplenirsiniz.